Mutluluk anlarda saklıdır, demişler ya kim dedi hatırlamıyorum falan ama kesinlikle haklı. Daha az mutsuz olmaya çalışmak da mottom olmasına rağmen bu bilinmeyen duygularla mutlu mu olmalıyım, mutsuz mu olmalıyım daha kesin bir karar verebilmiş değilim.
Yerimde olsa ne yapacağını düşündüğüm yazarlar var, Kafka mesela. Bilmediği bir duyguya karşı tepkisi ne olurdu? Bilmek için çırpınır mıydı yoksa varlığını kabul edip adlandırmadan yaşamanın tadını mı çıkarırdı.
Adsız duygular dedim ama hani tahminlerim yok değil, az çok bir şeyler tahmin ediyorum işte bu olabilir, şu olabilir, Aa belki de budur falan. Bilmek istediğimden emin olsam adını koyup kabulleneceğim, lakin metinsiz-adsız hisler diye kalmasını istiyorum. Bilinmemezlik belki de tadını çıkarmamda daha iyi bir aracıdır.
Şiir yazmaya dönüyorum, sevgili okuyucu. Eskisi gibi şiirlere dalacağım, kitaplarıma sığınacağım. Adını bilmediğim duygularla yaşamanın tadını çıkaracağım. Belki cesaret ederim de adlarını koyup sahiplenmek isterim bu duyguları, ama şimdilik yaşayalım sadece.
Kimi insanlar, kimi izler bırakır hayatımızda. Kimileri de bir yolcu misali anlık da olsa dokunur yaşamlarımıza. Hisler her zaman dışa vurulduğu gibi değildir mesela, en saklı hislerimizi gözlerimiz ele verir. Bakma gözlerimin içine, ben utanırım. Gülmek bazen gizleme sanatlarımızdan biridir, ama belki de en saf duygunun dışa vurumudur. Bu kadar belkiler, amalar arasında bazı hisler var işte, adını koyamadığım ama bir parçam gibi hissettiğim. Onlarsız nasıl yaşadım ben şimdiye kadar diyebileceğim hisler bunlar. Tadını çıkarmalı bazı anların, duyguların. Mutluluğu yakalamışken uzatmalı o anı, mutsuzluklara daha az zaman bırakmalı.
Aslında tüm cevapları kendin vermişsin yazında ve bunu okumak çok güzeldi. Ben de yazarak anlatırım ve bu şekilde de anlarım kendimi. Bazen ad koymadığımda bazı duygularıma, yine de rahatsız hissederim. Oradadır çünkü o. Onu görmesem de, bilirim çünkü. Yine de bir ad gerekli midir her zaman, sanmıyorum. Ad koyduklarımızı da bırakabiliriz hem, bunu yavaş yavaş öğreniyorum. Hep yaz. :)
YanıtlaSilYazarak kendimi cevaplama huyu edindim son zamanlarda, böyle hem rahatlıyorum hem de bloga bir şeyler koymuş oluyorum :))
SilAd koymayınca benimsemek zor olmuyor mu İlkay? yani ad koymak biraz da bizim olduğunu kabullenmek olmuyor mu, kafam hala karışık galiba :))
Görmezden gelmek veya gelmeye çalışmak bir yerde bu, haklısın. Ama yine de var olan vardır ve insan kendi hislerini -hele de kendisiyle şöyle böyle tanışmışsa- bilir, fark eder. İsim koymamak göz ardı etmektir. Yine de his oradadır, bunu kastediyorum aslında. Bazen hazır hissetmeyedebiliriz. Tanışmak için, hislerimizle. Ama hissi tanımak, onunla barışmaktır. Görmezden geldiğimiz hislerimizi yanımızda taşıyoruz, taşıdım en azından. Ama gün geldi baktım ki, aslında art niyetli değillermiş. Sandığım kadar büyük hiç değillermiş. O yüzden bence de zamanı geldiğinde kabullenmek en güzeli.
Sil